Almanya zorunluğu askerliğe geçiyor. Avrupa’da tedirginlik büyüyor

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius geçen hafta ABD’de Johns Hopkins Üniversitesi’nde bir dinleyici sorusuna verdiği yanıtta “Almanya’nın bir tür zorunlu askerliğe ihtiyacı olduğuna inanıyorum” dedikten sonra eski Şansölye Angela Merkel’in zorunlu askerliğe son verme kararını “hata” olarak nitelendirmesi dünya kamuoyunda gündem oldu.

Zorunlu askerlik hizmetlerinin yeniden yürürlüğe konması fikri Almanya’da giderek güç kazanıyor olsa bile bunun için anayasanın değiştirilmesi gerekiyor. Kaldı ki böylesi bir uygulamayı tekrardan yürürlüğe koymak, on binlerce yeni askerin toplanması, beslenmesi, eğitilmesi, silahlandırılması ve barındırılması için gereken ekstra maliyetleri de karşılamak anlamına geliyor. Bu da haliyle bütçede ciddi bir baskı demek.

Pistorius’un ekibi haftalar boyunca böyle bir sistemin nasıl işleyebileceğine dair öneriler hazırladı ve yetkililer Pistorius’un, parlamentonun yaz tatilinden önce konuyla ilgili bir kamuoyu tartışması başlatmayı planladığını belirtti.

Almanya Savunma Bakanlığı 22 Nisan’da hükümete üç seçenekli bir rapor sundu. Rapordaki seçenekler şöyle:

1. Ordunun mevcut haliyle kalması ancak asker alımını artırmaya yönelik çabaların artırılması.

2. İskandinavya’da olduğu gibi 18 yaşındaki erkekler için zorunlu askerliğin yeniden etkinleştirilmesi ve yılda 40.000 kadarının seçilerek askere alınması.

3. Askerlik hizmetinin tüm kadın ve erkekler için zorunlu hale getirilmesi.

Bakanlık sözcüsü tarafından yapılan bir açıklamada ise zorunlu askerliğe geri dönülme planları hakkında “Bakanlık şu anda zorunlu hizmetin mi yoksa askerlik hizmetinin mi mantıklı olduğunu netleştirmeye çalışıyor” diye konuştu. Kimi uzmanlar bütün bu açıklamaların, kamuoyunda bir tartışmaya zemin hazırlama amacı güttüğünü savunuyorlar.

Salı günü Stockholm’de konuşan Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, toplu askere alma uygulaması hakkında “Bu artık işe yaramaz. Eskiden çok daha fazla asker vardı, çok daha fazla kışla vardı, bu amaçla inşa edilmiş çok daha fazla altyapı vardı da ne oldu?” çıkışında bulunmuştu.

Almanya’nın zorunlu askerliği gündemine alması, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve kötüleşen güvenlik durumunun zorladığı ordunun daha geniş bir şekilde yeniden büyütülmesi planının bir parçası olarak kabul ediliyor. Soğuk Savaş döneminde Almanya GSYİH’sinin yaklaşık %4’ünü savunmaya harcıyordu ve 2.500 ağır tankla birlikte 400.000 kişilik bir orduya sahipti. Şimdi ise 180,000 civarında askeri var ve 2028’e kadar tükenmesi muhtemel 100 milyar euroluk özel bir fon sayesinde NATO’nun %2’lik harcama hedefini yıllardır ilk kez tutturuyor. Hizmete hazır askere geri dönüş, ordunun daha geniş çaplı olarak yeniden düşünülmesinin bir parçası.

İSVEÇ MODELİ GÜNDEMDE

Savunma Bakanlığı’nın son aylarda diğer ulusal zorunlu askerlik modellerini incelediği biliniyor. Alman basınına sızan kulislere göre kurmaylar özellikle İsveç modelini benimsemiş bulunuyorlar. İsveç’te sadece 18 yaşındaki birkaç gençten askerlik yapması isteniyor ve bu da askerliği prestijli bir görev haline getiriyor. Aynı durum Norveç’te de geçerli. Danimarka’da ise kadınlar gelecekte cinsiyet ayrımı gözetmeyen bir seçim sürecinin parçası olarak askere alınacak.

Beri yandan Merkel’in kararının iptal edilmesi bazı Almanları endişeye sürüklüyor. Genel zorunlu askerlik uygulamasının başlatılabilmesi için Almanya anayasasının değiştirilmesi ve Federal Meclis’te üçte ikilik çoğunluğun sağlanması gerekiyor. Pistorius, aynı zamanda koalisyonun bir parçası olan Liberal Hür Demokratlar (FDP) ve Yeşiller arasındaki çekingenlik nedeniyle kabine içinde de zorluklarla karşı karşıya. Yeşiller’in güvenlik politikalarından sorumlu sözcüsü Sara Nanni, Die Welt’e verdiği demeçte “Ülkemizin savunma kapasitesi hakkında bir tartışma yapılması gerektiğini” vurgulamıştı. Liberal Hür Demokratlar Partisi’nin sözcüsü Alexander Müller ise “Partimizin parlamentodaki grubu zorunlu hizmeti ya da askerlik hizmetini reddetmektedir. Fakat meslek seçiminin gönüllülük esasına dayanan, daha fazla ve daha başarılı asker alımına yönelik tüm modelleri tartışmaya hazırız” ifadelerini kullandı.

Bu ayın başlarında muhalefetteki Hıristiyan Demokratlar, partinin gençlik kanadı tarafından ortaya atılan zorunlu askerliğin yeniden getirilmesi önerisini kendi programlarının bir parçası olarak görüyor ve destekliyorlar.

Diğer taraftan Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaş kamuoyunun görüşünü değiştiriyor. Bir kamu yayıncısı tarafından yapılan anket, çoğunluğun ulusal hizmetin geri getirilmesini desteklediğini gözler önüne seriyor. Tartışmaların yaz boyunca sürmesi muhtemel olmakla birlikte, bir çeşit askerlik hizmetinin yeniden yürürlüğe konması, 2025’te yapılacak bir sonraki federal seçimlerin ardından kurulacak hükümet için en temel problemlerden olacağına kesin gözüyle bakılıyor.

“MESELE ASKERE ALMA DEĞİL ELDE TUTMA MESELESİDİR”

Almanya Federal Savunma Kuvvetleri (Bundeswehr) 2031 yılına kadar 203,000 askerden oluşan bir kuvvet isterken silah altındakilerin ordudan ayrılmasının önüne geçemiyor.

Zorunlu askerlik tartışmalarını takip eden Alman Dış İlişkiler Konseyi’nden Christian Mölling, “Mesele sadece askere alma değil, aynı zamanda elde tutma meselesidir. 2024 yılında insanları silahlı kuvvetlerde kalmanın iyi bir fikir olduğuna nasıl ikna edebilirsiniz?” sözleri de işte bu duruma işaret ediyordu.

Orduyu gönüllülerden oluşan küçük bir profesyonel güçten, askere alma esasına dayanan çok daha büyük bir güce dönüştürmek, eğitim yöntemleri ve askeri doktrinden binlerce askere muamele etmeye ve onları faydalı bir şekilde çalıştırmaya kadar her şeyin yenilenmesini gerektiriyor.

Silahlı kuvvetler parlamento koordinatörü olarak görev yapan SPD milletvekili Eva Högl, silahlı kuvvetlerde görev yapmayı hem yeni askerler hem de deneyimli askerler için cazip hale getirmeye yardımcı olmak üzere kışlaları ve tesisleri modernize etmenin 50 milyar Euro’ya mal olacağını tahmin ediyor. Fakat iş bununla da bitmiyor. Zira gençleri askere almak suretiyle eğitimden, stajyerlikten ve sivil işgücünden uzaklaştırmanın daha geniş toplumsal sonuçlar doğuracağı açık.

Bruegel Düşünce Kuruluşu’nda kıdemli bir araştırmacı olan Guntram Wolff da tartışmalara dahil olarak “İnsanların zorunlu askerliğin maliyeti hakkında gerçekten düşünmeye başladıklarını sanmıyorum” dedi. Wolff, askere alma, kaydetme, eğitme, besleme ve barındırma için altyapı geliştirmenin bedelinin yanı sıra zaten yaşlanan bir toplumda eksik olan işgücüne de işaret ederek “Bunun akıllıca olduğunu sanmıyorum” ifadelerini kullandı.

Almanya’da zorunlu askerlik tartışmalarının seçimlere doğru daha da alevlenmesi beklenirken, Ukrayna savaşının daha da kötüleşmesi ile hükümetin konuda daha baskıcı bir tavır takınacağı düşünülüyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir