Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr – ABD’de yaşayan Tavares çifti, ebeveyn olmanın heyecanını yaşıyorlardı. Kendilerini bekleyen, hayatlarını değiştirecek bu deneyimden habersiz doğuma giren Carolina Tavares doğum sonrası kızının yüzündeki oldukça büyük doğum lekesini görünce çok şaşırdı. Dünyanın dört bir yanında medya, Luna’ya bu doğum lekesinden dolayı meşhır çizgi roman süper kahramanının adıyla hitap etmeye başladı: “Batman maskeli kız.” Doktorlar ise lekenin son derece nadir görülen bir hastalık olduğu konusunda hemfikirdi.
2 YAŞINA GELENE KADAR 6 AMELİYAT GEÇİRDİ
Hızlıca harekete geçmek gerekliydi ve Luna’nın, bu lekenin ortadan kalkması için birden fazla ameliyat geçirmesi gerekiyordu. Luna’nın ebeveynleri Carolina ve Thiago, tedaviye bir an önce başlamak için Rusya’ya gitmeye karar verdi. Doktorlar Luna’nın tedavisinin tamamını dikkatlice planladı ancak tam anlamıyla ne zaman iyileşeceğine dair kesin bir bilgi veremediler. Luna 2 yaşına geldiğinde 6 ameliyat geçirmişti; iyileşme ve dinlenme için de aralar verildi. Uygulanan tedavinin artık yürümeye başlayan küçük çocukta olası cilt kanserini önlemede başarılı olduğu kanıtlandı. Ancak tedavinin son aşaması devam eden bir dizi estetik ameliyatları içerdiğinden yolculuk henüz bitmemişti.
HASTALIĞI NEDENİYLE ZORBALIĞA UĞRADI
Anne Carolina Tavares, kızının hastalığına ‘konjenital melanositik nevüs’ adı verilen ve kanser gelişimi potansiyeli olan bir doğum lekesi olarak tanımlandığını dile getirdi. “Sağlığıyla ilgili endişelerimiz nedeniyle çeşitli doktorlardan tavsiyeler aldık ancak çelişkili tahminlerde bulunanlar da oldu” diyen anne Tavares, “Zaman geçtikçe endişelerimiz daha da arttı. Bu alanda uzmanlaşmış tanınmış bir doktorun ameliyat önerisiyle Rusya’ya gitmeye karar verdik” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Rusya’da bulunduğumuz süre boyunca, ABD’de yaşarken tespit edilemeyen kanserleri ortaya çıkaran başka testler de yapıldı. Bu, Luna’yı ve bizi derinden etkileyen hastalığının ciddiyetini ortaya koydu. Ameliyat kararı Rusya’daki doktorun, Luna’nın durumuyla ilişkili üç kanserin varlığını keşfetmesiyle verildi. Bundan önce bu üç kanserin varlığına dair bilgimiz olmadığından ameliyata devam etme konusunda kararsızdık. Üç yıl boyunca gerekli ameliyatlar için Rusya’da kaldık. Bu süre boyunca Luna’nın diğer insanlarla sınırlı teması vardı. Yalnızca gerektiğinde birkaç kişiyle iletişime giriyordu. Hastalığı, gelişmekte olan bir çocuk için dış dünyayla bağlantı kurma yeteneğini büyük ölçüde etkiliyordu. Hastalığının yarattığı zorluklar oldukça zordu, özellikle de karşılaştığı önyargı nedeniyle.”
Luna, küçüklüğünden beri fiziksel durumu nedeniyle önyargı ve zorbalıkla baş etmek zorunda kaldı. Bu onun için sosyalleşmeyi zorlaştırdı ve özgürlüğü üzerinde önemli bir etki yarattı. Aile, onu destekleyecek psikolojik tedaviler aradı. Durumunun sürekli olarak sosyal gelişimini engellediği görülüyordu. Rusya’da Luna’yı bir okula kaydettiren aile, ne yazık ki kızlarının yaşadığı şiddet ve dışlanma olaylarının, hastalığı nedeniyle karşılaştığı zorlukları daha da işin içinden çıkılmaz hale getirdiğini gördü.
‘AYNAYA BAKIP KENDİNİ GÖRÜNCE ŞAŞIRIYOR’
Şimdilerde Luna aynaya baktığında kendini görünce şaşırıyor ve doğum lekesinin artık eskisine göre önemli ölçüde daha küçük olduğunu fark ediyor. Kendini daha kabul edilebilir olarak algılamaya başladığından, bu dönüşümün öz saygısı üzerinde de derin bir etkisi oldu. Sonuç olarak, ruh hali de giderek iyileşti.
Doğum lekeleri, genellikle vücutta doğumdan itibaren bulunan pigment hücrelerinin (melanositler) anormal bir şekilde bir araya gelmesi veya melanin pigmentinin aşırı üretilmesi sonucu oluşuyor. Bu lekeler farklı nedenlere bağlı olarak değişebiliyor, bazılarının nedeni de tam olarak bilinmiyor.
‘Konjenital Nevüs’ adlı lekelerin, bebeklerin doğum anında veya kısa süre sonra ortaya çıktığını söyleyen Dermatoloji Uzmanı Dr. Yasemin Fatih Amato, “Oluşumları genellikle genetik faktörlere bağlıdır ve ciltte melanosit adı verilen hücrelerin anormal bir şekilde bir araya gelmesi sonucu pigment birikmesi olarak gerçekleşir” bilgisini verdi.
‘ÇOĞU TEDAVİ GEREKTİRMEZ’
Doğum lekelerinin genellikle fiziksel muayeneyle teşhis edildiğine değinen Uzm. Dr. Yasemin Fatih Amato, “Dermatologlar veya pediatrik uzmanlar, ciltteki lekenin görünümüne ve özelliklerine bakarak doğum lekesini tanımlayabilirler. Bununla birlikte bazı durumlarda daha fazla değerlendirme ve test gerekebilir” diyereş şu bilgileri paylaştı:
“Fiziksel muayenede doktor, lekenin boyutu, rengi, şekli ve diğer özelliklerini değerlendirecektir. Ayrıca lekenin varlığına bağlı olarak hastanın tıbbi geçmişini ve aile öyküsünü de inceleyebilirler. Dermatologlar, dermoskop adı verilen bir cihazı kullanarak cilt lekelerini daha yakından inceleyebilirler. Bu, lekenin yapısını ve pigmentasyonunu daha iyi görmelerine yardımcı olabilir. Nadir durumlarda da bir lekenin doğası hakkında kesin bir teşhis yapmak için bir cilt biyopsisi gerekebilir. Bu işlemde, küçük bir cilt örneği alınır ve laboratuvarda incelenir.”
Dr. Yasemin Fatih Amato, “Doğum lekelerinin çoğu tedavi gerektirmez çünkü genellikle zararsızdırlar ve estetik olarak rahatsız edici olsalar bile sağlık açısından bir tehdit oluşturmazlar. Ancak tedavi gerekebilecek bazı durumlar olabilir” yorumunda bulundu.
RENK DEĞİŞTİRİYORSA VE ÇAPI 20 CM’DEN BÜYÜKSE DİKKAT!
“Büyük doğum lekeleri veya lekelerinin vücudun kritik bölgesinde bulunması durumunda, tedavi seçenekleri değerlendirilebilir” diyen Amato, “Doğum lekesinin estetik olarak rahatsız edici olduğu durumlarda lazer tedavileri, cerrahi müdahaleler veya diğer prosedürler düşünülebilir. Nadir durumlarda, doğum lekeleri altında ciddi sağlık sorunları olabilir. Örneğin, bir doğum lekesi kanserli hücreler içerebilir. Bu tür durumlarda lekenin derinlemesine incelenmesi ve gerekirse cerrahi çıkarılması gerekebilir. Bir doğum lekesi zaman içinde büyüyorsa, şekli değişiyorsa, renk değiştiriyorsa veya kaşınıyorsa bu değişiklikler potansiyel olarak cilt kanseri belirtileri olabilir. Özellikle bu tür lekelerin çapı 20 cm veya daha büyükse, daha yakından izlenmeli” dedi.
Doğum lekelerinin bazı durumlarda kendiliğinden geçebileceğine dikkat çeken Uzm. Dr. Amato, “Konjenital nevüsler genellikle yaş ilerledikçe veya çocukluk dönemlerinde büyümeye devam etmezler. Ancak büyük boyutlu konjenital nevüsler, cilt kanseri riski taşıyabilir ve bu nedenle düzenli olarak bir dermatolog tarafından izlenmeli. Kapiller nevüsler genellikle kendiliğinden geçmezler. Tedavi seçenekleri vardır, ancak lekenin rengini azaltmak ve görünümünü iyileştirmek için lazer tedavisi veya diğer prosedürler gerekebilir. Leğenar nevüsler, genellikle büyüme eğiliminde değildirler ve yaşla birlikte genellikle sabit kalırlar. Hemangioma (hemanjiom), bazen kendiliğinden küçülebilir ve kaybolabilir. Ancak büyük veya derin hemangiomalar tedavi gerektirebilir. Kafein lekeleri genellikle yaşla birlikte ve çoğu zaman çocukluk döneminde kaybolur” ifadelerini kullandı.
‘HEPSİ AMELİYATLA DÜZELTİLEMİYOR’
Dr. Yasemin Fatih Amato, “Her doğum lekesi operasyonlarla düzeltilemez. Doğum lekelerinin tedavisi ve düzeltilmesi lekenin türüne, büyüklüğüne, konumuna ve hastanın tıbbi geçmişine bağlı olarak değişir” diyerek sözlerini şöyle noktaladı:
“Lazer tedavisi, ciltteki pigmenti hedef alarak doğum lekesinin rengini azaltabilir. Bu tedavi, özellikle kapiller nevüsler gibi kılcal damarların olduğu lekelerin tedavisinde etkilidir. Bazı büyük veya derin doğum lekeleri, cerrahi olarak çıkarılabilir. Bu işlem lekenin tamamen çıkarılmasını içerebilir ve cilt yüzeyi dikişlerle kapatılabilir. Bu yöntemler, doğum lekelerinin yüzeyini düzeltebilir veya küçültebilir. Elektrokoter yüksek frekansta elektrik akımı kullanırken, radyofrekans enerjiyi kullanır. Bazı doğum lekeleri için ilaç tedavileri mevcuttur. Örneğin propranolol gibi beta bloker ilaçlar, hemanjiom adı verilen belirli leke türlerinin tedavisinde kullanılabilir. Bu prosedürler cilt yüzeyini düzeltmek için üst katmanları nazikçe soyar ve daha sığ doğum lekelerinin görünümünü azaltabilir.”